başlangıç notu : altı çizili bölümler youtube'a götüren linklerdir, bilgi dahilinde bulundurunuz...
bağırsakların sinyal vermeye başlıyor. tüylerini diken diken edebilecek derecede çok sevdiğin bir şarkının eşliğinde sigaranı sarıyorsun. ıslak mendil torbanı al, hazırsın.
ikişer kez kapı açıp kapadıktan sonra tuvalettesin. alaturka tuvaletin üzerine çömelmeden önceki işlerini tamamlarken halen o şarkı var aklında "adamlar yememiş içmemiş, ' aydın'ın tüylerini nasıl en çok diken diken edebiliriz ?' diye düşünmüşler resmen"...
çömelme konumu alındı. ışığa bakıyorsun kısacık bir an için. ışığın tuvalete göre konumu : alaturka tuvaleti simetrik olarak bölen çizgiyi saat yönünde 18 derece oynat. tuvaletten başlayarak o çizgide 2 metre ilerle. ulaştığın noktanın dikey doğrultusunda 2.6 metre kat edince karşına çıkan son nokta, 32 watt'lık tasarruflu ampulün durduğu yer.
bir önceki gece yatmadan önce 10 litrelik bidonun dibini kafana dikmen sonucunda bünyeye giren suyun dışarı çıkma zamanı gelmiştir. işte evlat, şimdi hayatın bir güzelliğine daha, bir kez daha şahit olacaksın.
sen hiç saatlerdir su değmemiş bir lavabonun musluğunu ilk açan insan oldun mu ? yüzeyi kurumuş, pürüzsüz seramiğin ; yabancılaştığı su damlalarının üzerinde kayışına izin vermesini, nefesini tutarak izledin mi ? izlemediysen gözlerini tuvaletten ayırma evlat...
idrar boşaltımı başlar. gözlerinle takip edersin damlaların tuvalette düştüğü noktaları. her damla birbirinden bağımsız şekilde küçük sıçrayışlar yaparak deliğe doğru akarken, onlarca küçük elmas parçası parıldar gözlerinin önünde. sekiz saat önce içtiğin yarım litre suya şükranlarını sunarsın, bu mükemmele yakın anı olabildiğince uzun tuttuğu için. kaygan seramikte artık daha fazla damla kalmadığında bir huzur kaplar içini, gülümsersin...
sigaranın bitimiyle gerekli tüm hijyen işlemlerini uygular ve tekrar o iki kapıdan, bu kez ters sırada geçersin, odana varırsın. kendini tekrar bilgisayarın başında bulduğunda, her şeyin başındaki şarkının başka başka versiyonlarını dinleyerek üzerindeki etkilerinin tüyleri diken diken etmekten çıkıp gözleri ağırlaştırma safhasına geldiğini fark edersin. ve blogunu açıp, içinde bulunduğun hissiyatı paylaşma ihtiyacı duyarsın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder